• Slide
  • Slide
    29 Ekim Cumhuriyet Bayramı
  • Slide
  • Slide
    Göktürkler'den Türkiye'ye
  • Slide

19 Mayıs 2008 tarihinde ilk amatörce şiirim olan “Şehit Mehmetçikʼin Son Duası” adlı şiirimi notere tasdik ettirmek için başvurdum lâkin o gün ki yoğunluk sebebiyle başvurum 20 Mayıs 2008 tarihinde noter tarafından tasdik edildi. Şiirimde hitap ettiğim “Şanlı Sancak” olan Türkʼlük Sancağı ile fetih sancağını birleştirmek suretiyle bir sancak tasarlayarak Amerikan emperyalizmine, Rus komünizmine, İsrail siyonizmine, Kızıl Çin budizmine ve Arap bedeviliğine karşı tüm Türk halklarını tek sancak altında birleştirmek fikri Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün “Gençliğe Hitabesi”nin ışığında hasıl oldu.

Sürekli bir iş olarak İzmir'de bir otelde 2009 yılında gece resepsiyonu olarak başladığım işte gece çalışmanın da verdiği zaman boşluğunun etkisi ve toplumsal olayların da şahsımda yarattığı psikolojik etki sebebiyle projeye hız vermek hasıl oldu. Aktif bir sosyal medya kullanıcısı olarak farklı mecra ve cemiyetlerin sosyal medya hesaplarını gördükçe Türk Dünyası'nın birleşmesinin bu cemiyetlerle mümkün olmayacağına ve bu işin bir vakıf tüzel kişiliğe sahip sivil toplum kuruluşu projesi ile amaca ulaşabileceğine kanaat getirdiğim için, ' Türk Milli ve Manevi Değerler Vakfı' adıyla sosyal medya hesapları açtım ve belli bir süre otelde gece bu hesaplar üzerinden ülkücü/milliyetçi kesimlere ulaşmaya çalıştım. Lâkin sosyal medya hesabı olan ve tüzel kişiliğe sahip cemiyetler/STK'lar, gerek içerik olarak gerekse konu ve dijital fotoğraf/video ile çok daha fazla kitleye hitap ederek benim ulaşmaya çalıştığım binlere, on binlere, yüz binlere ulaşarak sayfa takipçileri büyürken benim sayfa takipçi sayım bine ulaşmadı ve bu yolla amacıma ulaşamayacağımı anladıktan sonra başka bir karar aldım. Sosyal medyada daha realite bir sayfa düzeni için amblem/logo taslak çizimlerine başladım. İlk önce internetten bulduğum İzmir Karşıyaka'da bir grafik tasarım bürosuna gidip Eren Karakuzu'ya ricada bulunarak üç dört buluşmadan sonra grafik tasarımcı Eren Karakuzu vatani görev için askere gidip tasarımı başka bir ofis arkadaşına devretmesi ve bir kaç buluşma ile 'Türk Milli ve Manevi Değerler Vakfı'nın logosu hazırlandı. Lâkin logonun izinsiz kullanılmaması için marka başvurusu yapmam gerektiği söylendi. Sayfa düzeninin daha gerçekçi olup daha fazla kitleye ulaşacağı inancı ile hazırlattığım logoyu sosyal medya hesaplarıma yükleyerek kullanmak da olumlu bir sonuç vermedi ve bu şekilde sosyal medya hesaplarımı bir iki yıl kadar kullandım. Ve turkuaz zemin üzerine 'Türk Milli ve Manevi Değerler Vakfı' logosunun marka başvurusunu otelde bazen konaklayan Av. Sercan Korkmaz beyin yönlendirmesi ile arkadaşım Asil Yılmaz ile birlikte gidip Adres Patent İzmir Şubesi Müdürü Deniz Arslan bey aracılığıyla yaptık. Lâkin sadece bir vakıf tüzel kişiliğe sahip sivil toplum kuruluşu ile ancak Türkiye genelinde etkili olabileceğine kanaat getirdikten sonra Lionlar Kulübü gibi bir STK'lar birliği ile ülkemizde misyoner amacı ile Türk Gençliği'ni kendi kültürü ve özünden kopardığına kanaat getirdim ve aynı sistemin Türk Dünyası'nı kapsayacak şekilde Türk Birliği için kurulması gerektiğine inanarak farklı bir logo ve isim için çalışmaya karar verdim. Bu arada 'İşletme' bölümü lisans tamamlamayı bitirdim ve iş yerinde sürekli gece çalışmaktan çok yorulduğum için gündüz vardiyasına geçmek istedim ya da sürekli gece çalıştığım için maaş farkı istedim lâkin isteğim müdür tarafından karşılanmayınca iş sözleşmesini tek taraflı olarak feshedip iş yerini dava ettim ve altı ay sonra vatani görevimi yapmak için askerlik şubesine başvurdum. Vatani görevde iken “Şehit” olmak nasip olursa diye gerek şiiri gerekse projenin başlangıç aşaması ve projelendirilmesi dokümanlarını e-posta adresime arşivledim. Şayet şehit olsaydım, bir şiir ve marka başvurusu yapılmış olan bir projenin logosunu arkamda bir eser olarak bırakacaktım. 

2009 yılından önce İzmir ili Bornova ilçesinde sınıf arkadaşlarım Engin Varol, Arif Hikmet Sarızeybek, Murat Uysal ve Serkan Cömert ile bu proje hakkında konuşup projeyi birlikte başlatma temennim; projenin mahiyetinin ve amacının yeterince anlaşılamaması sonucu projeye tek başıma başlama kararı aldım ve vatani görevden önce profesyonel bir çizim için grafik tasarımcı lise sınıf arkadaşım Özden Halistoprak'a, arkadaşım Engin Varol aracılığıyla ulaşıp ondan rica ettik. Ve ikinci grafik tasarımı daha iddialı bir proje olan  'Türk Vakıflar Konseyi / Türk Vakıflar Birliği' için taslak bir logo hazırlandıktan sonra sosyal medya hesaplarımı da bu marka ismi ile değiştirerek kullanmaya başladım. İkinci logo / amblem tasarımının marka başvurusunu vekilsiz / avukatsız olarak yaptım. Lâkin kurumsal bir proje için daha profesyonel bir logo / amblem gerektiği için uzun arayışlar sonucu grafiker Rıdvan Gökyıldız ile tanışıp tasarladığımız amblemin çizimini uzun emek ve uğraşlar sonucu kurumsal bir markaya yakışır ve Türk Milleti tarafından benimsenip kabul edilebilecek kurumsal bir marka kimliğine kavuşturabildik. Ve otel davasına bakan Av. Murteza Aydemir bey aracılığıyla Av. Hayriye Değirmenci Yadel hanıma ulaşarak üçüncü bir marka başvurusu yaptık. İkinci marka başvurusu isimsiz olduğu için proje sürecinin ucu açık ve projenin amacı belli olmayan bir süreçti, bu sebeple projenin ismi ile birlikte marka başvurusu yapmak hasıl olduğu için Ege Üniversitesi Hastanesinde 'denetçi' olarak çalışırken Türkiye Vakıflar Bankası'ndan kredi çekerek üçüncü defa marka başvurusunu yaptık. Lâkin 'TÜRK' isminden ürken ve korkan azılı Türk düşmanları cibiliyetsizlerin 'Yeni Türkiye' yolunda Osmanlıcılık plan ve programları bozulduğu için önce Ege Üniversitesi Hastanesindeki işimden şahsıma mobbing yapılarak uzaklaştırıldım, sonra adli yardım ile işe iade davası açıp kazandımsa da Yargıtay'daki dosyama hem kadro hakkımı hem marka hakkımı talep etmem sonucu Yasama, Yürütme ve Yargı gücünü elinde tutan Ak Parti'nin ilgili marka kanununu değiştirip Bizans oyunları sonrası haklarım gasp edildi ve uzun süre işsiz kaldım.

Lâkin kalplere zuhur edip iman veren ve vatan / millet sevgisini kalplere koyan Allah'ın takdiri ile bu defa web sitesi tasarımı için yola koyulduk ve webmaster Burhan Karabulut ile 2017 yılında tanışıp web sayfası yaparak projenin daha çok kitleye ulaşması ve projenin gerçek ve nihai amaçlarını anlatarak Türk Devleti ve Türk Milleti'ni ikna etmeye ve kamuoyu oluşturmaya çalıştım. Ve markayı bu defa kendi ismi ile çerçeveli olarak tasarlatıp renkli olarak kullanmaya başladım. Renkli ve çerçeveli markanın başvurusunu 28 Ekim 2019 tarihinde Av. Samiye Eyüboğlu hanım ile birlikte yaptık. Lâkin marka başvurusunu yaptıktan sonra Türk düşmanlarının plan ve programları bozulduğu için İstanbul Havalimanı'ndaki görevim bir yılı doldurduktan sonra yine işime son verip cezalandırmaya devam ettiler. Türk Patent ve Marka Kurumu ve Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu da markayı tescil etmediği için Ankara Fikri ve Sınai Hakları Hukuk Mahkemesi'nde Türk Patent ve Marka Kurumu'na dava açıp davayı Yargıtay'a taşıdık ve markayı sivil toplum kuruluşlarına taksim ederek vakfettim.

Tabii ki böyle bir projeyi yapma arzusunun bendeki asıl sebebi; Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile İsmail Enver Paşaların Türkiye Cumhuriyeti ile Türk Dünyası'nın birleştirilmesi için Türk Gençliği'ne bıraktıkları vasiyet ve büyük Türkiye mefkuresidir. Bununla birlikte Türk Milleti'nin emperyalist güçlerin maşası olan terör örgütlerine karşı 40 yıl şehit verip çok kan kaybederek bedel ödemesi sonucu Türk Milleti'nin hislerine ve duygularına tercüman olmaya çalışarak Türk Devleti’nin bölünmez bütünlüğünü teşkil edecek Selçuklu Nizâmiye Medreseleri ile Osmanlı Enderun-u Humayyun Mektepleri gibi bir bilim ordusu kurulması ve Türk Dünyası'nın vakıf medeniyeti çatısı altında birleşmesi arzusudur. Müslüman, Hristiyan, Musevi ve Gök Tengri/Gök Tanrı inancına mensup bütün Türkler birleşip Türk Birliği kurulursa Kudüs, Mekke ve Medine yeniden Türklerin iradesine girer. Ve son hak din olan İslâmiyet, Türklerin sancağının altında bilim ile yeniden yükselişe geçer ve dünyada din adına yapılan terör ve savaşlar biter. "Dünya sükununu bu fasıllar içinde bulacaktır..."

"Sultan, emir veya herhangi bir kimseye bu vakfı değiştirmek, bozmak, nakletmek, başka hâle getirmek, iptal etmek, işlemez hâle getirmek, ihmal etmek ve değiştirmek helal olmaz. Kim onun şartlarını değiştirir veya iptal ederse haramı üstlenerek günaha girmiş olur. Günahkârların alınlarından tutularak cezalandırıldıkları gün, Allah onların hesabını görsün. Cehennemde zebaniler onları denetlesin. Allah'ın hesabı hızlıdır. Kim bunları işittikten sonra, vakfı değiştirirse, onun günahı, değiştirenler üzerinedir. Kuşkusuz Allah, iyilik edenlerin ecrini zayi etmez." Sultan II. Bayezid Han Vakfiyesi Bedduası 1 Şubat 1495 

"Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların  la'neti üzerlerine olsun. Ebediyen Cehennemde kalsınlar, onların azapları asla hafifletilmesin ve onlara ebediyen merhamet olunmasın. Kim bunları duyup gördükten sonra değiştirirse, vebali ve günahı bunu değiştirenlerin üzerine olsun. Hiç şüphe yok ki, Allah her şeyi işitir ve her şeyi bilir." Fatih Sultan Mehmet Han Vakfiyesi Bedduası 1 Haziran 1453

Bu vesileyle gerek bana inanan ve desteğini esirgemeyen yakın dost ve arkadaşlarıma ve bin bir türlü zahmet ve emekle logo/amblem çalışmasına katkı sağlayan grafik tasarımcı arkadaşlara ve hukuki süreçte desteğini esirgemeyen avukatlara ve hukukçulara ve 2009 yılından bu yana bu projeye katkı sunan herkese teşekkürü bir borç bilirim ve müteşekkirim. Varlığınız daim olsun! Yüce Türk Milleti var olsun! Ne mutlu Türk'üm diyene...