
Lisede 'Gıda Teknolojisi' bölümü okurken Ak Parti İktidarının 2002'de hükümet makamlarına gelir gelmez ilk icraatı olan İmam Hatiplilerin önünün açılması sonucu 'Gıda Mühendisliği'nin elimizden alınması sonrası 'Turizm ve Otel İşletmeciliği' okuyup turizm sektöründe sezonluk işlerden sonra sürekli bir iş olarak İzmir Otogarı içindeki M*M Otel'de 'gece resepsiyonu' olarak 2009 yılında ilkbaharda işe başladım.
Ak Parti İktidarının, Avrupa Birliği üyelik müzakereleri süreci ile ilgili aile cüzdanı uygulamasını kaldırdığı otel v.b. dinlenme ve işletme tesisleri için; gündüz aile oteli, gece ise G. Öz. gibi mafyalar için eğlence yeri olan bu otelde sürekli gece çalışan biri olarak otelde ne gece müdürü, ne güvenlik görevlisi olmadığı halde ben resepsiyonda 28 ay gece ve bir bellboy ile birlikte çalışıp asgari ücretle hayatımı ikame etmeye çalışırken haftasonu Konak Murat İlkumut Dershanesi'ne giderek 'İşletme' bölümü lisans tamamlamak adına özveri ile çalışıp devletten aldığım 3 yıllık geri ödemeli KYK kredi bursunun taksitlerini ödemekle geçen tempolu bir süreç yaşadım! Lâkin gece resepsiyonda uyumamak adına hem gece müdürü hem güvenlik görevlisi olmadığı için ve tüm mesuliyet ve sorumluluk bende olduğu için başka işlerle meşguliyet hissi uyanmıştı ve sosyal medyanın da etkisi ile her gün gelen şehit haberlerinin şahsımda yarattığı infial etkisi ile uzun uzun ve derin düşünceler sonunda Türkçülük / milliyetçilik akımları ile 'Türk Dünyası'nı birleştirmek ve siyasetçileri bu sürece teşvik etmek ve sürüklemek adına bir proje geliştirmeye karar verdim. Bu süreçte 'Ay Yıldız Team' ve 'Türk Hacker Team' gibi platformlar ile tanıştım ve sanal alemde pkk terör örgütüne karşı Türk Hacker Team üyesi olarak sanal mücadele yaptım.
Zaten aktif sosyal medya kullanıcısı olarak farklı mecra ve cemiyetlerin sosyal medya hesaplarını gördükçe Türk Dünyası'nın birleşmesinin bu cemiyetlerle mümkün olmayacağına ve bu işin bir vakıf tüzel kişiliğe sahip sivil toplum kuruluşu projesi ile amaca ulaşabileceğine kanaat getirdiğim için, ' Türk Milli ve Manevi Değerler Vakfı' adıyla sosyal medya hesapları açtım ve belli bir süre otelde gece bu hesaplar üzerinden ülkücü/milliyetçi kesimlere ulaşmaya çalıştım. Lâkin sosyal medya hesabı olan ve tüzel kişiliğe sahip cemiyetler/STK'lar, gerek içerik olarak gerekse konu ve dijital fotoğraf/video ile çok daha fazla kitleye hitap ederek benim ulaşmaya çalıştığım binlere, on binlere, yüz binlere ulaşarak sayfa takipçileri büyürken benim sayfa takipçi sayım bine ulaşmadı ve bu yolla amacıma ulaşamayacağımı anladıktan sonra başka bir karar aldım. Sosyal medyada daha realite bir sayfa düzeni için amblem/logo taslak çizimlerine başladım. İlk önce internetten bulduğum İzmir Karşıyaka'da bir grafik tasarım bürosuna gidip Eren Karakuzu'ya ricada bulunarak üç dört buluşmadan sonra grafik tasarımcı Eren Karakuzu vatani görev için askere gidip tasarımı başka bir ofis arkadaşına devretmesi ve bir kaç buluşma ile 'Türk Milli ve Manevi Değerler Vakfı'nın logosu hazırlandı. Lâkin logonun izinsiz kullanılmaması için marka başvurusu yapmam gerektiği söylendi. Sayfa düzeninin daha gerçekçi olup daha fazla kitleye ulaşacağı inancı ile hazırlattığım logoyu sosyal medya hesaplarıma yükleyerek kullanmak da olumlu bir sonuç vermedi ve bu şekilde sosyal medya hesaplarımı bir iki yıl kadar kullandım. Ve turkuaz zemin üzerine 'Türk Milli ve Manevi Değerler Vakfı' logosunun marka başvurusunu M*M Otel'de bazen konaklayan Av. Sercan Korkmaz'ın yönlendirmesi ile arkadaşım Asil Yılmaz ile birlikte gidip Adres Patent İzmir Şubesi Müdürü Deniz bey aracılığıyla yaptık. Lâkin sadece bir vakıf tüzel kişiliğe sahip sivil toplum kuruluşu ile ancak Türkiye genelinde etkili olabileceğine kanaat getirdikten sonra Lionlar Kulübü gibi bir STK'lar birliği ile ülkemizde misyoner amacı ile Türk Gençliği'ni kendi kültürü ve özünden kopardığına kanaat getirdim ve aynı sistemin Türk Dünyası'nı kapsayacak şekilde Türk Birliği için kurulması gerektiğine inanarak farklı bir logo ve isim için çalışmaya karar verdim. Bu arada 'İşletme' bölümü lisans tamamlamayı bitirdim ve iş yerinde sürekli gece çalışmaktan çok yorulduğum için gündüz vardiyasına geçmek istedim ya da sürekli gece çalıştığım için maaş farkı istedim lâkin isteğim müdür tarafından karşılanmayınca iş sözleşmesini tek taraflı olarak feshedip iş yerini dava ettim ve altı ay sonra vatani görevimi yapmak için askerlik şubesine başvurdum.
2009 yılından önce İzmir ili Bornova ilçesinde sınıf arkadaşlarım Engin Varol, Arif Hikmet Sarızeybek, Murat Uysal ve Serkan Cömert ile bu proje hakkında konuşup projeyi birlikte başlatma temennim; projenin mahiyetinin ve amacının yeterince anlaşılamaması sonucu projeye tek başıma başlama kararı aldım ve vatani görevden önce profesyonel bir çizim için grafik tasarımcı lise sınıf arkadaşım Özden Halistoprak'a, arkadaşım Engin Varol aracılığıyla ulaşıp ondan rica ettik. Ve ikinci grafik tasarımı daha iddialı bir proje olan 'Türk Vakıflar Konseyi / Türk Vakıflar Birliği' için taslak bir logo hazırlandıktan sonra sosyal medya hesaplarımı da bu marka ismi ile değiştirerek kullanmaya başladım. İkinci logo / amblem tasarımının marka başvurusunu vekilsiz / avukatsız olarak yaptım. Lâkin kurumsal bir proje için daha profesyonel bir logo / amblem gerektiği için uzun arayışlar sonucu grafiker Rıdvan Gökyıldız ile tanışıp tasarladığımız amblemin çizimini uzun emek ve uğraşlar sonucu kurumsal bir markaya yakışır ve Türk Milleti tarafından benimsenip kabul edilebilecek kurumsal bir marka kimliğine kavuşturabildik. Ve M*M Otel davasına bakan Av. Murteza Aydemir bey aracılığıyla Av. Hayriye Değirmenci Yadel hanıma ulaşarak üçüncü bir marka başvurusu yaptık. İkinci marka başvurusu isimsiz olduğu için proje sürecinin ucu açık ve projenin amacı belli olmayan bir süreçti, bu sebeple projenin ismi ile birlikte marka başvurusu yapmak hasıl olduğu için Ege Üniversitesi Hastanesinde 'denetçi' olarak çalışırken Türkiye Vakıflar Bankası'ndan kredi çekerek üçüncü defa marka başvurusunu yaptık. Lâkin 'TÜRK' isminden ürken ve korkan azılı Türk düşmanları cibiliyetsizlerin 'Yeni Türkiye' yolunda Osmanlıcılık plan ve programları bozulduğu için önce Ege Üniversitesi Hastanesindeki işimden şahsıma mobbing yapılarak uzaklaştırıldım, sonra adli yardım ile işe iade davası açıp kazandımsa da Yargıtay'daki dosyama hem kadro hakkımı hem marka hakkımı talep etmem sonucu Yasama, Yürütme ve Yargı gücünü elinde tutan Ak Parti'nin ilgili marka kanununu değiştirip Bizans oyunları sonrası haklarım gasp edildi ve uzun süre işsiz kaldım.
Lâkin kalplere zuhur edip iman veren ve vatan / millet sevgisini kalplere koyan Allah'ın takdiri ile bu defa web sitesi tasarımı için yola koyulduk ve webmaster Burhan Karabulut ile 2017 yılında tanışıp web sayfası yaparak projenin daha çok kitleye ulaşması ve projenin gerçek ve nihai amaçlarını anlatarak Türk Devleti ve Türk Milleti'ni ikna etmeye ve kamuoyu oluşturmaya çalıştım. Ve markayı bu defa kendi ismi ile çerçeveli olarak tasarlatıp renkli olarak kullanmaya başladım. Renkli ve çerçeveli markanın başvurusunu 28 Ekim 2019 tarihinde Av. Samiye Eyüboğlu hanım ile birlikte yaptık. Lâkin marka başvurusunu yaptıktan sonra Türk düşmanlarının plan ve programları bozulduğu için İstanbul Havalimanı'ndaki görevim bir yılı doldurduktan sonra yine işime son verip cezalandırmaya devam ettiler. Türk Patent ve Marka Kurumu ve Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu da markayı tescil etmediği için Ankara Fikri ve Sınai Hakları Hukuk Mahkemesi'nde Türk Patent ve Marka Kurumu'na dava açıp davayı Yargıtay'a taşıdık ve markayı sivil toplum kuruluşlarına taksim ederek vakfettim.
Tabii ki böyle bir projeyi yapma arzusunun bendeki asıl sebebi; Türk Milliyetçisi olarak Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile İsmail Enver Paşaların Türkiye Cumhuriyeti ile Türk Dünyası'nın birleştirilmesi için Türk Gençliği'ne bıraktıkları vasiyet ve büyük Türkiye mefkuresidir. Bununla birlikte Türk Milleti'nin emperyalist güçlerin maşası olan terör örgütlerine karşı 40 yıl şehit verip çok kan kaybederek bedel ödemesi sonucu Türk Milleti'nin hislerine ve duygularına tercüman olmaya çalışarak Türk Devleti’nin bölünmez bütünlüğünü teşkil edecek Selçuklu Nizâmiye Medreseleri ile Osmanlı Enderun-u Humayyun Mektepleri gibi bir bilim ordusu kurulması ve Türk Dünyası'nın vakıf medeniyeti çatısı altında birleşmesi arzusudur. Müslüman, Hristiyan, Musevi ve Gök Tengri/Gök Tanrı inancına mensup bütün Türkler birleşip Türk Birliği kurulursa Kudüs, Mekke ve Medine yeniden Türklerin iradesine girer. Ve son hak din olan İslâmiyet, Türklerin sancağının altında bilim ile yeniden yükselişe geçer ve dünyada din adına yapılan terör ve savaşlar biter. "Dünya sükununu bu fasıllar içinde bulacaktır..."
"Sultan, emir veya herhangi bir kimseye bu vakfı değiştirmek, bozmak, nakletmek, başka hâle getirmek, iptal etmek, işlemez hâle getirmek, ihmal etmek ve değiştirmek helal olmaz. Kim onun şartlarını değiştirir veya iptal ederse haramı üstlenerek günaha girmiş olur. Günahkârların alınlarından tutularak cezalandırıldıkları gün, Allah onların hesabını görsün. Cehennemde zebaniler onları denetlesin. Allah'ın hesabı hızlıdır. Kim bunları işittikten sonra, vakfı değiştirirse, onun günahı, değiştirenler üzerinedir. Kuşkusuz Allah, iyilik edenlerin ecrini zayi etmez." Sultan II. Bayezid Han Vakfiyesi Bedduası 1 Şubat 1495
"Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların la'neti üzerlerine olsun. Ebediyen Cehennemde kalsınlar, onların azapları asla hafifletilmesin ve onlara ebediyen merhamet olunmasın. Kim bunları duyup gördükten sonra değiştirirse, vebali ve günahı bunu değiştirenlerin üzerine olsun. Hiç şüphe yok ki, Allah her şeyi işitir ve her şeyi bilir." Fatih Sultan Mehmet Han Vakfiyesi Bedduası 1 Haziran 1453
Bu vesileyle gerek bana inanan ve desteğini esirgemeyen yakın dost ve arkadaşlarıma ve bin bir türlü zahmet ve emekle logo/amblem çalışmasına katkı sağlayan grafik tasarımcı arkadaşlara ve hukuki süreçte desteğini esirgemeyen avukatlara ve hukukçulara ve 2009 yılından bu yana bu projeye katkı sunan herkese teşekkürü bir borç bilirim ve teşekkür ederim. Varlığınız daim olsun! Türk Milleti var olsun! Ne mutlu Türk'üm diyene...
Proje Yöneticisi
Serkan KARAKUŞ